16 Nisan 2012 Tarihinde gizempkdmr Tarafından yayımlandı

MAVİNİN ÖYKÜSÜ

Mavinin tonlarını taşıyan bir palet…Kıyılarına vurmuştur turkuazı ve derinliğine çeker koyu mavisi insanı.  Fonda dalga sesleriyle dans eder üzerinde takalar. Balıkçıların ağları örer maviliğini. Rotası farklıda olsa, aynı sahnede rol alan oyuncudur gemiler.Kimi yolcudur içinde, kimisi emekçi…Martılar eşlik eder gurbetçi gemilere .İşçilerin sofrasından arta kalanlardır tek ümitleri. Bazen iki sevgilinin simit parçasına çırpar kanatlarını.

Durgundur bazen.Kıyısında kaya olmaya görsün. Bir çömeldi mi insan dert ortağı olur; dalgalar alır götürür,yeni umutlar vurur kıyıya. Yakamozların valsi ilham olur şaire. Bazen taş bağlanmış bedenlere mezar da olur.  Çilli Mustafa yüzdürür kağıttan gemilerini;cam şişeye koyar asker mektubunu Ayşe, salıverir adressiz. Oyunbozanlık yapıp kumdan kaleleri yıkar,bazen de kumsala yazılmış sevgilinin ismini karalar. Kapıyı sert vurup çıkanlara döşek olur sandallar. Bir anne şefkatinde beşik gibi sallar, dalga sesleri ninni olur.Maviliğin melodilerini fısıldar sabahın telaşlı adımlarına. Şehrin gürültüsünden yorulmuş ruhlar yeniden dirilir, dinginleşir bedenler.Tuvale düşer silüeti; manzara resimlerine konu,fotoğraf pozumuza fon… Şarkılara da beste olmuştur..

Bazen hırçınlaşıp öfkesini kayalardan çıkarır.” Ne derdi var kim bilir” diyesi gelir insanın. Ağlamaktan yosun tutar sanki. Üzerinde dünyanın derdi tasası, içinde saklı bir sır gibi balıkların küçük dünyası…

Bahriyeli giyinmiş deniz nöbet bekler,dalgalarını vurur bayrağa ve o bayrak ki “Bu vatan bizim! “der gibi dalga dalga…Denizden savunmakta başkadır vatanı.Bombaların çığlıkları derinden yankılanır,denizin bağrında açılır yara.Bir savaşın tarihini atar düşman gemiler;denizin karasına,akına…Denizde şehit düşer bazen umutlar,bazen de avaz avaz bağırır vapur; bebesi kucağında,çeyizi bohçasında,umudu yüreğinde  sevgiliye,anaya…

Bir hayattır deniz ve bir öykü, bir serüven…  Bazen akvaryuma renk, sofralara bereket olur o küçücük dünya. İki kulaçta aşasın gelir denizaşırı memleketleri.

İstanbul’a ayrı bir yakışırsın sen.Aynı toprakta iki ayrı vatan çarpar tek yürek: Bir yanı Anadolu,bir yanı Avrupa…Boğazında demlenmek gibisi yok.

Kum taneleri süslesin ve mutlu aile tabloları çizsin sahillerin,bir hafta sonu kaçamağında.Midye kabuğundan kolyeler yapsın gençler.Terk edilmiş kumdan kalelerden geçsin adımlar,el ele.

Deniz! Asi de güzelsin,Mavi de…Yerle de birsin gökle de…Ufuklarından ne güneşler battı da su aldı.

Virane şehirler saklıyormuşsun doğru mu?Batık şehirlerden bir yaşam mı kurdun kendine,yoksa şehirleri sen mi batırdın?Hangi milada ait geçmişin.

Ey deniz! Öyle sonsuzsun ki, maviliğinde boğulur insan; gözleri dalar da gider güneşle seviştiğin yere.  Sen öyle ört ki üzerimizi, dalgalar vurmasın kıyılarımıza. Rüzgara da söyle! Arada selam götürsün ardında memleketteki yarime, aşılmaz yolların var.Aşık olmamak ne mümkün! Bir aşk şarkısı mırıldanır gibi dalga sesleri.Kıskanır,martılar söylemesin ve kürek çeker sevdalar ezgisel salınışlarında.Senin tınından sürüp gitsin akordu bozuk hayatlar ki huzura erelim.Denizle başlayan cümlelerin kıyısını noktalamasın dalgalar.Hep virgülle bitir satırlarını ki,sonsuzluk öykün bitmesin.

GİZEM PEKDEMİR 

Yorum bırakın